25 Haziran 2011 Cumartesi

Hamburg'ta Mavi Devrim

Yaş itibariyle izleyebilmem gayet tabii mümkün değildi... ancak hep sağdan soldan, babadan, abilerden elbette ki duyardım eski ekol futbolcuları... Cruyff gibi Maradona gibi... işte ne bileyim George Best mesela... yada Cantona gibi... herkes anlatır işte şöyleydiler böyleydiler diye... işte o bunu getirdi futbola, bu şunu kattı futbola diye konuşulur hep bu tip futbolcuların ardından... İzleyememiş, o zamanlara tanıklık edememiş olsam da içimdeki futbol sevgisi -lanet olsun içimdeki futbol sevgisine=)- beni küçük yaşlardan beri hep ekol futbolcuları araştırma eğilimine itti... İlk aşkım Roberto Baggio'ydu mesela 5-6 yaşlarındaydım hatırlıyorum, saçları çok hoşuma giderdi yada bi Fabrizio Ravanelli vardı mesela uff ne severdim onun ismini... Ravvvvanelllliiiii!!!!...
Konuya dönecek olursak, doğal olarak öncesinde de duymuş, bilmiş olsam da aslında ilk Chelsea'ye geldiği Mourinho'nun 2. senesinde dikkatimi çekmişti Frank Arnesen ismi. O dönem Abramovich'in kanatları altında şimdilerde Galatasaray'da "profesyonellikleri" sorgulanan Esteve Calzada ve Thomas Kurth ile CEO olarak Peter Kenyon da bulunuyordu. GOAL dergisini çok okurdum o zamanlar, Chelsea'ye özel bir ilgileri vardı o dönem ve hep "kurumsal Chelsea"den bahsediliyordu... Özetle olay şuydu aslında; Abramovich para basacaktı, Kenyon parayla oynayacaktı, Kurth ve Calzada bir kaç tablo çizecekti excelde, Arnesen'de çim üzerinde Mourinho'ya arkadaşlık edip daha önce PSV'de de yaptığı gibi (Stam, Ronaldo, Robben, Nistelrooy...vs.) "wonderkid"leri bulup kulübe kazandıracak, alt yapıdan sorumlu olacaktı... Az buz değil tam 10 milyon avro ödemişti Tottenham'a Arnesen'in "bonservisi" için Rus milyarder...
İş başı yaptığında önce John Mikel Obi'yi getirdi Londra'ya. Ardından 2006 Dünya Kupası'nın genç yıldızı ve "Johan Cruyff, Yılın Genç Oyuncusu Ödülü" sahibi Feyenoord'tan Salomon Kalou'yu kazandırmıştı takıma. Başlangıç için hiçte fena değildi... Sonrasında da Malouda transferi... Peki Chelsea'nin istediği tam olarak bu muydu? Bu tarz mı yoksa daha piyasası olmayan ama daha yetenekli 5-6 sene vaadede dünya çapında olabilecek gençlermiydi?... Mourinho'nun açıklaması vardı, bal gibi söyleyivermişti, "kulüpteki gelecek vaad etmeyen oyuncuların tek sebebi Arnesen" diye... hani neredeydi yeni Ronaldolar, Stamlar, Robbenler diyordu... Evet alt yapıda (U-18) bir çok olumlu işlere imza attı, bölgesel liglerden çıkartıp gençleri getirdi Londra'ya, ama bakıyorum da bugün hala tek 1 tanesini bile göremiyorum as takımda oynarken... işte Mourinho'nun kastettiği tam da buydu... arada bir böyle formalite maçlarında falan tek tük denk geliyor bir kaç tanesi ama onlarında kapasitesi belli yani göz var nizam var... Aslında Chelsea'nin mantalitesine ters zaten alt yapı olayı. Abramovich zaten para harcamayı, gösteriş yapmayı seviyor. Her sene çatır çatır bastırıp alıyor nereye adam lazımsa, kim sabredecek alt yapıya!... Bir süre sonra zaten Arnesen'e olan güven de azalmıştı Abramovich ve kurmaylarında... üstelik Gael Kakuta transferinde yaşanan skandaldan sorumlu da o tutuluyor... herneyse ertesi sezon önce Mourinho bıktı, bıraktı gitti zaten, sonrasında da açıklama gelmişti Arnesen'le kontrat yenilenmeyeceği şeklinde.
Ve geçen aydı sanırım, yine GOAL'de ama internet sitesinde okumuştum bu sefer, "Arnesen Hamburg'la anlaştı" şeklinde bir haberdi, hemen daldım inceledim. Evet sportif direktör oldu Batı Almanlara... hatta altyapıdan üstyapıya kadar her alanda tam yetki verildi... İlk icraatı kendi evladı "van Nistelrooy"un Malaga'ya satışı oldu, sonra yine PSV'den öğrencisi Mathijsen'i aynı adrese postaladı... Aradan bir kaç gün geçti üst üste Hamburg'tan transfer haberlerini görür oldum. Önce Jeffrey Bruma ardından Michael Mancienne'yi sonra da Gökhan Töre'yi kendi getirdiği Chelsea alt yapısından yanına almıştı. Gökhan için özellikle çok sevinmiştim, yeteneğine kesinlikle sözüm yok ve çok heyecanlıyım onun için ama Chelsea'de öyle bir kadronun içinde yer bulabilmesine imkan vermiyordum, Almanya'da ise banko olacağına bahse girerim... Mancienne'de fiziği yerinde, kumaşı sağlam gençlerdendi, bir kaç defa sağa sola kiralandı ama o da aynı sebepten as takım oyuncusu olamazdı Chelsea'de... Bruma için pek bi fikrim yok ancak bir kez geçen sezon içerde oynanan yanılmıyorsam Zilina maçıydı, orada izlemiştim, pek bi fikrim yok hakkında... Arnesen'in bugün gördüğüm son transferi ise yine Chelsea alt yapısından bir isim, Jacopo Sala. İngiliz basınında geleceğin Lampard'ı olarak gösteriliyordu, İtalyanlar da yeni Pirlo'muz diyorlar, onun idolü ise Roma'nın kaptanı Totti!....


Arnesen, bu sefer Hamburg'ta bence PSV'de ki günlerine geri dönecek gibi duruyor. En azından ilk yaptığı transferler onu işaret ediyor. Potansiyeli çok yüksek ama piyasası düşük gençler bunlar uzun vaadede iş yaparlar hepsi yani öyle Kalou gibi birden önce şişirilip süperstar sınıfına sokulup ardından sen gelecek vaadedensin kulübede bekleyeceksin cinsinden değiller... Hem Frank hem sistemi hem transferleri hem "devrimi"... bence hepsi tutar Almanya'da!

Pro Evolution "Chelsea" 2 !

Abramovich, 2004'te Mourinho'yu en çok kazanan menajer sıfatıyla teknik patronluğa getirdiğinde, Ranieri'nin ardında bıraktığı resmen deprem enkazı o kadroyu toparlamanın faturası da (Tiago,Essien,Drogba,Kezman,Ricardo Carvalho,Paulo Ferreira) 70-80 milyon pound civarında patlamıştı Maviler'e... Sezon bittiğinde , Mourinho yönetiminde 95 puan toplayıp rekor kırarak tam 50 yılın ardından kulüp tarihinde ki ilk Premier Lig Şampiyonluğu'nu elde etmişti Londra ekibi... O sene milenyumunu kutlayan kulübün müzesine son 50 yılda giren kupa sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu belkide... arada tabii saman alevi gibi parlayan Vialli döneminde kazanılan Kupa Galipleri Kupası vardı... ayrıca bildiğim kadarıyla 2005'e kadar tek lig bazındaki şampiyonlukları taa 40-50 sene evvel kazandıkları İngiltere Lig Şampiyonası olması lazım...
Uzun uza diye anlatmayacağım 2004'ten bugüne gelişi, sıkıcı olmaya lüzum yok... zaten herkes biliyor Rus sermayesinin Chelsea'ye neler verdiğini... Para, Para, Para!... Ardından da gelen lig dereceleri, şampiyonlukları, Şampiyonlar Ligi performansları, Portekizli'nin yarattığı müthiş takım ve kırdığı rekorlar falan filan işte... unutmadan, Frank'ı Lampard yapan da John'u Terry eden de Mourinho'dur! Bence kulübe kattığı en önemli iki değer, iki efsane kazandırdı Maviler'e... Yalnız tek bir eksiği vardı Mou'nun, Chelsea'de ki kupa koleksiyonu Britanya bölgesinde sınırlı kalmıştı... Şampiyonlar Ligi'nde en fazla 2 defa yarı final görmüş, onları da yine İngiltere sınırları dahilinde oynamış ikisindede Liverpool'a elenmişti. Bir kez de Rijkaard son 16'nın dışına itmişti onu Barcelona ile... Neyse biz bu döneme Pro Evolution "Chelsea" 1 diyelim geçelim o halde...
Sene 2011, yine bir Portekiz'li daha doğrusu "Special One -2-" diyedebiriliz,  yine Porto'dan olma, yine Bobby Robson orjinli... ama bu sefer Mourinho formatlı... ancak kişisel görüşüm olarak ondan çok daha iyi yerlere geleceğini geçen yazdan beri savunduğum Andre Villas-Boas'ı yine rekor bir ücretle getirdi Abramovich takımın başına. 40 milyon avro olduğu söyleniyor tüm masraflarının -ki sıfırdan takım kurmaya yeter-, Porto'ya 15 milyon avro tazminatı ödenecek, kendisi de 5 milyondan 5 yıllık sözleşme imzalayacak... Yaşı daha çok genç olmasının büyük avantajı olabilir uzun zamanlı kontrat, hani belki bi süre sonra işler kötü gidersede üstüne yada yanına daha tecrübeli birini de dahil edebilir Abramovich... Hiddink dedikoduları boşuna çıkmadı herhalde...
Konuya gireceğim direk, Abramovich'ten alacağı 100 milyon pound minimumu varmış genç çalıştırıcının transfer için... Kimler yok ki listede, transfer şovunun başta Avrupa'yı paramparça eden ikili Falcao ve Hulk ile başlayıp Neymar, Lukaku ve stoper Rolando ile devam etmesi bekleniyor Londra'da... Kalou ve Drogba'ya yol yüzde 100 göründü artık, zaten Torres'te yeni gelmişti ki önümüzdeki sezon çok şey bekleniyor ondan... Bosingwa için onu adam eder takımda tutar demiştim ki öyle de olacak gibi görünüyor ama ona alternatif Ajax'lı Van der Wiel listede... e yılların Lampard'ı etti 33, hocam diyeceği adam yaşına geldi, ama tahminim kalır ve 1 sene daha kaptanlığını sürdürür, yanına Sneijder gelecek deniyor, bir yandan da zor olsa da ısrarla Modric'te Tottenham'dan isteniyor ki bence tam Chelsea'nin topçusu... ve bir de Moutinho söylentileri var rotasyon için... Peki elde nesi var; Anelkası, Maloudası, Ferreirası, Benayounu, Ramiresi, Ivanoviçi, Zhirkovu falan var... e genç oyuncuları da katarsak işin içine mesela açıkta rüzgar gibi esen Kakuta, sol bek van Aanholt, yeni Terry olarak lanse edilen Jack Cork yada benim çok beğendiğim, geleceğin milli takım santraforu Daniel Sturridge... sezonun 2. yarısı kiralandığı Bolton'da 12 maça 8 gol sığdırdı, Torres'in Chelsea'de 1 golü vardı sezon bittiğinde...

Böyle bir hucüm Chelsea'si olursa çok can yakarlar cidden... gerçi Neymar için Real Madrid çoktan işi bitirdi deniliyor ama Chelsea bu hiç belli olmaz! -Falcao, Torres, Hulk- tahmini hücum hattını Lampard ve Sneijder'in beslemeleri tam bir gol makinası haline getirebilir Maviler'i... bir anda aklıma geçen sezon sadece Falcao&Hulk ikilisinin 70 küsür gol attığı geldi... Korkulur bu Chelsea'den!...

 
Villas-Boas ve Chelsea'nin ortak buluşma noktası Şampiyonlar Ligi kupası olarak görünüyor. Müzede tek eksik olan şey diyebiliriz şuan için... daha evvelden 2 Kupa Galipleri ve 1 Süper Kupa bulunuyor. Mourinho'dan beklenen tek şey en azından bir tanecik Şampiyonlar Ligi Kupası'ydı, ama başaramamıştı. Rekorlarla Londra'ya gelen Villas-Boas'ın da zaten Mourinho'dan tek eksiği bu kupa, onun dışında fazlası bile var... Bu sezon için Şampiyonlar Ligi favorim Real Madrid ancak eğer ilk sezon alırsa ligi Chelsea sonraki sezon Şampiyonlar Ligi'ni kesin kazanacaktır. Tabii Barcelona'nın performansları bu sırada belirleyici rol oynayacak... 
Önümüzde ki sezon hayatımda ilk defa ilgiyle, severek, isteyerek takip edeceğim Chelsea'yi. Yıllardır o soğuk futbol anlayışlarına bi ısınamamıştım... Kendi futbolumuzda hemen her sene büyük takımlarımızdan birinin gerçekleştirdiği "-tırnak içinde söylüyorum- evrim yada devrim" sadece transferlerle olacak iş değil, mantalite devrimi gerek ilk önce... hani alt yapısıydı, profesyonelliğiydi, scoutingiydi, marketingiydi falan filan... sanırım Portekizli de onu yapacak yeniden Chelsea'de... başarabilirse işte bunun adı: Pro Evolution "Chelsea" 2!...

24 Haziran 2011 Cuma

Filozof ve Duygu !

Bojan'ın transferini inceledikten sonra totalBarça sitesinde gördüğüm bu 2 karikatürü paylaşmak istedim.


- Guardiola'nın 9 numaralarla sorunu ne?
- Eto'o: "Ben "duygusuzluk" nedeniyle ayrıldım."
- Zlatan: "Ayrılışım "Filozof"un hatasıydı!"
- Bojan: "Ve ben de "Filozof"un Duygusuzluğu" nedeniyle ayrılıyorum."


 Başkan Rosell soruyor;


"Beyler! söyleyin bakalım önümüzdeki sezon bu formayı kim giymek ister?!"...

Sıra Sende Bojan !

"Bojan Krkic is special, another talent!..." , Kahire'de düzenlenen bir hazırlık maçı sonrası Rijkaard'ın, Al-Ahly karşısında henüz 16 yaşındayken şans verdiği Bojan'ın maç sonu performansını değerlendirmesi... Bende izlemiştim hatırlıyorum, 1 golü vardı o maçta ve elinde hala bulundurur Messi'den kaptığı "Barcelona'nın en genç golcüsü ve oyuncusu" ünvanlarını... Baba Bojan torpiliyle Barça alt yapısında yetişen ve şuan FM'nin bile "touted as next David Villa" olarak tanımladığı Bojan'ın, müthiş sürati ve tekniğinin yanısıra henüz bu yaşta (90 doğumlu) sahip olduğu son vuruş becerisiyle zaman zaman "Eto'o, Ronaldinho, Henry, Ibrahimoviç" gibi isimleri çocuk yaşta kulübeye yollamışlığı, bu sezon içinde de belli maçlarda Villa'yı kesmişliği vardır... şaka değil henüz 20 yaşında Bojan ve bugüne kadar Barça formasıyla 104 maçta 26 golü var!


Luis Enrique Roma yolundayken konuşuluyordu Bojan ve Thiago'yu da birlikte götürmek istiyor diye.Thiago'yu bilmem ama Bojan ocakta 2015'e kadar uzatmıştı kontratını.Önceki örneklere bakarsak elden kaçan Fabregas bugün 40-50 milyon civarı bir piyasaya sahip.Aynı şekilde bedelsiz Manchester'a giden Pique'ye tekrar 10 milyon verip geri almışlardı ki şuan kontratında bulunan serbest kalma bedeli 50 milyon €... Görünen o ki transfer komitesi bu sefer temkinli ve akılcı davranmaya gayret ediyor Barcelona'da... Krkic hala daha bir çocuk, ve hala büyük potansiyele sahip, önü açık.

Sezon bitimi Betis'e kiralanacağı konuşuluyordu.Aslında onun için iyi olabilirdi çünkü hem uyum sorunu olmazdı hem kendi liginde oynayacaktı ve Barcelona'ya dönüşü garanti olurdu.Sonra bilmiyorum neden ama kapanmış bu konu.Roma'nın teklifine gelirsek, 10 milyon € önermişler, Barça'da aslında teklife soğuk değil ama 15 milyon € olarak "geri alma opsiyonu" ve "sonraki satıştan %20 pay" maddesi koydurmak istiyorlar.Bu da Roma cephesinde sıkıntı yaratıyor.Çünkü belli Bojan kesin patlayacak, ciddi yeteneği ve potansiyeli var hatta tecrübeside var desek yerini bulur lakin İtalya ona göre mi?!... bu kadar sert futbolun oynandığı bir ligte Bojan?...

Bu "4" Sevda Bitmez !

2003'te İngilizlere "evlatlık verdiği" öz çocuğu Cesc'i 2 yıldır geri almak için savaşan Katalanlar'ın 30 milyonluk teklifi yine olumsuz cevap aldı...


Yinede Arsenal kaptanı bir gün tekrar Barça forması giyeceğini ısrarla vurguluyor...

"Hayal" Madrid !

"Galatasaray'a geliyor!"... "Fenerbahçe işi bitirdi!"... "Bayern'de kalıyor!"... falandı filandı derken, Nihat'ın San Sebastian'da başlatıp, El Madrigal'de devam ettirdiği "El Turco" akımına geçen sezon çok iyi destek veren Mesut'tan sonra "Emevi Tohumları" biraz olsun "anti-türk" görüşünden vazgeçmiş Nuri'den sonra Hamit'i de alarak "Turco Real"i yaratmıştı... Altıntop, tamam şüphesiz Milli Takımımız'ın en iyi 3 oyuncusundan (Arda,Nuri,Hamit) biriydi, tamam bonservis bedeli de yoktu, tamam belki de Real'in adını duyduğu anda pazarlıksız atmıştı imzayı İspanyollar'a... ne güzel tabii, böyle düşününce ballı ekmek bu adam, ama sağlık ekibiniz, doktorlarınız, vesairelerinizde mi yok be koskoca "REAL"!... yakıştı mı hiç sana Mourinho?!... Adam zaten aylardır Münih'te bu sakatlığından dolayı doğru düzgün oynayamadı, bunca zaman geçti yeni mi geldi aklınıza ameliyat ettirmek!... Üstelik Higuain de aynı naneden yok oluvermişti geçen sezon... Yazık işte 1 senesi çöpe gidecek şimdi, zaten Madrid'in "züppe taraftarları"nın ilk andan beri soğuk baktığı bir isimdi nedense... üstüne Schuster'de demesin mi, "Hamit, Real'in topçusu değil" diye!...

Hamit önümüzdeki pazartesi bıçak altına yatacak, sırt omurlarında problem var ve Marca'nın yazdığına göre minimum 3 ay topa dokunamayacak belki 4. ay hafif koşulara başlayacak Altıntop'umuz... e uyumuydu, antrenmanıydı, kondisyonuydu, rotasyonuydu demeye kalmadan olucak mart, nisan...

23 Haziran 2011 Perşembe

Milyon Dolarlık Bebek ve Tekmeleri !


Neymar, 92 doğumlu "bebek"!... değeri 45 Milyon €!... Gece oynanan Penarol maçının bitiş düdüğüyle saha bir anda karıştı... Evet Santos, Libertadores Şampiyon'u olmuştu hem de Neymar tek başına kupayı getirmişti resmen lakin kim takar kupayı! Sanki iki mahallenin yaramaz çocukları tekme tokat birbirine girmişti....
Maçta ilk golü atan ve tekniğini döktüren Neymar, maç sonunda da bu sefer tekmelerini konuşturdu! Bir tek o değil tabii ki, tüm oyuncular birbirlerine girdi ancak Neymar biraz daha farklı bir göründü benim gözüme.O "Brezilya Ghettoları"nın ruhu vardı sanki o anda içinde... Belki maçın Santos'ta olmasının belki de "Real Madrid"in verdiği bir özgüven midir bilinmez ama o saç şekliyle de zaten "biz bu çöplüğün horozuyuz birader!" dercesine bir tavır içerisindeydi hem maçta hem sonunda...

21 Haziran 2011 Salı

Yarım Pas

"Alt yapı antrenörü Carles Rexach bize tek pas bile yapmayın, yarım pas yapın derdi" , Xavi.

"Mou" Öldü ! Yaşasın Yeni "Mou" !


Luís André Pina Cabral Villas-Boas... Portekiz'in yeni Kral'ı... henüz 34 yaşında ve kariyerinde ki kupaların sayısı ve değeri bugün dünyadaki bir çok ünlü teknik adamın çok daha üstünde...

2003 sezonunda Mourinho ile Porto'da başlayan baş antrenörlük kariyeri sonrasında Chelsea ve Inter'de de devam etti.2009/2010 sezonu başlamadan Mou ile vedalaşan, kendi kariyeri açısından tecrübe kazanmak isteyen Villas-Boas, Ekim 2009 da Portekiz'in köklü ama mütevazi ekiplerinden Académica'nın başına geçti.



Takımı devraldığında son sırada ve galibiyetsiz konumda iken, sonrasında müthiş bir ivme ile ligi düşme hattının 10 puan üstünde 10. sırada bitirdiler ve Portekiz Kupası'nda da inanılmaz bir başarı göstererek yarı finalde Porto'nun rakibi oldular hatta Dragao'da bitime bir kaç dakika kala Mariano Gonzalez'in golüne engel olabilselerdi finale çıkacaklardı ve büyük ihtimalle Benfica'yı da o gazla finalde mağlup edeceklerdi...

Sezon sonu önce Sporting Lizbon çok istedi Villas-Boas'ı sonra 1 sezon daha Académica'da kalacağına dair açıklamalar yaptı.O sırada Porto'da Benfica'ya kaptırılan şampiyonluğun ve taraftarı tatmin etmeyen futbolun ardından gelen tepkiler yerini buldu akabinde Jesualdo Ferreira istifasını verdi.Bir anlık Carlos Queiroz yada Scolari'nin de isimleri gündeme gelsede, sezon içinde oynattığı futbol ve başarısıyla Villas-Boas'ta karar kılındı.Hemen 2 gün sonra Porto ile anlaştığını basına duyuran genç teknik adam böylece ilk ciddi deneyimine başlamış oldu.

Ağustos ayında ki Süper Kupa Finali'nde Benfica karşısında alınan galibiyetle başlayan müthiş sezon 30 maçta 27 galibiyet ve 3 beraberlikle sona erdiğinde Porto çoktan şampiyonluğunu ilan etmiş 2. sırada ki Benfica'ya tam 21 puan fark atmışlardı ki bu da lig rekoruydu! Tabii ki bununla birlikte gelen, tadından adeta yenmeyen UEFA Kupası vardı bir de, ona "Avrupa Kupası kazanan en genç teknik direktör" ünvanını kazandıran!...
Kırdığı rekorlar inanılması güç şeyler, mesela boynuz kulağı geçer'i resmen destekleyen bir istatistik ile Mourinho'nun 33 maçlık yenilmezlik serisini 36 maç ile kırdı -bunların içinde 16 maç üst üste galibiyet var- sonra bir Portekiz kulübüne Avrupa arenasında en fazla galibiyeti 14 maç ile aldırmış oldu, Portekiz Ligi'nde 84 puanlık puan rekoruyla birlikte lig ikincisi Benfica'ya atılan 21 puan fark da ayrı bir rekoru temsil ediyordu...
Chelsea ile kesin olarak anlaştığı söyleniyor, geçen sezon sadece Hulk-Falcao ikilisine -dile kolay- 77 gol attıran hoca bakalım -eğer ayrılmazsa- Drogba-Torres ikilisine ne yaptırır tahmin bile edemiyorum lakin bi yandan da Falcao'yu da beraberinde getireceği söyleniyor... Yine kalırsa Anelka'da iyi bir alternatif olur hücum hattına... Savunmada ise Portekiz'den tanıdığı David Luiz yine banko partneri olur Terry'nin diye düşünüyorum, Bosingwa'yı da tutar diye düşünüyorum hatta adam eder ve monte ederse sağ beke ki zaten sol tarafada Real'in elinden Coentrao'yu kapacağı konuşuluyor Chelsea'nin... Olursa işte o zaman önümüzdeki sezon yine bir Chelsea-Barcelona Şampiyonlar Ligi finali izleyebiliriz, belki de Villas-Boas bu sefer de "Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan en genç teknik adam" ünvanını alır!...

20 Haziran 2011 Pazartesi

Hér Es De La Masia

Nou Camp'a giderken sağda taştan bir bina var, kelime anlamı "Çiftlik Evi" olan. Kurulmasına 1979 yılında Ajax'tan esinlenerek Johan Cruyff vesile olmuş, takriben ve reel olarak tam 30 yıl sonrasında meyvelerini yemeye başladılar Katalanlar. İşte o taştan bina,  "Futbol'un Harvard'ı" ; La Masia!

Ne mi var orada? Bir ruh var, bir felsefe var, bir eğitim var, bir düzen, bir disiplin var... Ülkemizde sınırsız yabancı "hakkı"ndan bahseden "sözde" kulüp başkanlarının, "sözde" teknik adamların gidip görmesi değil direk feyz alması direk kopyalaması gereken bir futbol alt yapı eğitim merkezi var...
Bu yazının klasik her spor blogunda bulunan La Masia incelemelerinden farkının bence yazının başındaki resim. Çünkü gerçekten buradan 100 üzerinden 100 puan ile mezun olan öğrenciler (Pep Guardiola,Guillermo Amor,Ivan De La Pena,Sergi Barjuan,Fernando Navarro,Luis Garcia,Albert Luque,Mikel Arteta,Giovanni Dos Santos,Puyol,Pique,Xavi,Messi,Iniesta,Pedro,Bojan,Fabregas,Pepe Reina,Thiago,Jonathan Soriano, Martin Montoya,Sergio Busquets... şu an aklıma gelenler ki İspanya'nın ve Avrupa'nın çeşitli kulüplerinde oynamış, oynayan ve oynayacak olan bir çok isim var) açık açık yani bu kadar aleni bir şekilde, özellikle de Barcelona forması altında tüm Dünya Kulüpleri'ne saha içinde tabir-i caizse "tecavüz" etmekte ve rakip takımlarda bu işi sanki bir Rus atasözüne çevirmekte yani  "zevk almak"tadırlar.












Luis Enrique Martinez
yönetiminde geçtiğimiz sezon Liga Adelante'yi 73 puan ve 85 gol ile 3. sırada bitiren Barcelona B takımı statü gereği La Liga'ya yükselemedi ancak özellikle ekibin ligi paramparça eden santraforu Jonathan Soriano attığı 32 gol ile tüm dikkatleri üstüne çekmeyi başardı.Onun yanı sıra İspanya Genç Milli Takımları'nın her kademesinde vazgeçilmez olarak oynayan sağ bek Martin Montoya, stoper -solak Puyol- Marc Muniesa ve oyun kurucu -İniesta'nın halefi- Thiago Alcantara müthiş performansları ile Avrupa kulüplerinin takibine girdi.Hatta Roma'nın başına geçen Luis Enrique'nin beraberinde Montoya ile Thiago'yu götüreceği konuşulurken transfer dedikoduları arasında Alexis Sanchez'i isteyen Guardiola'nın Şili'li Harika Çocuk için para artı takas yoluya Montoya ve Soriano'yu İtalyan ekibine önerdiği yer alıyor.
Laf arasında "genç golcü" Soriano aslında 1985 doğumlu 25-26 yaşlarında Barça B'nin en tecrübeli oyuncusu konumundadır.Katalan asıllı oyuncu futbola bölgenin rakip tarafı Espanyol alt yapısında başladı.2001-2009 arası Espanyol'un B ve As takımlarında, zaman zamanda kiralandığı kulüplerde çıktığı 152 maçta 44 gol atarken aslında Barça scoutlarının hep gözlemindeydi.2009 sezonu sonu kontratı bittiği gibi rotasyonda bulunsun diye kadroya dahil edildi Soriano.Belki biraz geç oldu, belki as takımda oynama şansını diğer arkadaşları (Bojan,Thiago,Montoya,Jeffren) kadar bulamadı ama Barça B'nin değişmez santraforu oldu.Liga Adelante'de 2 sezonda 67 maçta 50 golü var Soriano'nun ki hele bu sezon bildiğin parçaladı resmen 36'da 32'lik müthiş performansıyla! Öyle azbuz değil, kariyerinde 9 sezondaki gol sayısını sadece 2 sezonda aştı.David Villa için iyi tekliflere açığız diyor başkan Rossell, Manchester City devrede ayrıca.Muhtemelen Rossi yada Sanchez'i transfer edip Soriano'yu da kadroya monte etme planlıyor olabilir Pep, Luis Enrique'nin de tavsiyesiyle.Neden olmasın ki zaten kimi koysan takır takır gol atıyor Barça'da hatta B takımında bile! Geçen sezon Villa, ondan önce Ibrahimoviç, Henry, Eto'o, Ronaldinho... kaldı ki zaten Messi varsa hiç birine gerek de yok aslında!...